Dining African Style
Tanzanya Arusha'dan Ömer isimli şoförümüz ve Land Rover arabamızla yola çıktık. Önümüzdeki 5 gün Serengeti, Ngorongoro, Terengire ve Manyara gölünde safari yapacağız. İlk günkü durağımız Terengire ama konaklamayı Manyara gölüne yakın bir kasabadaki otel-kamp yeri karışımı bir yerde yapıyoruz. Mekanda bizim için yemek ayarlanmadığını anlamamıza rağmen, Ömer'in "sizi harika bir lokantaya götüreceğim" lafıyla sakinleşiyoruz. Ömer plastik masa ve sandalyelerle dolu, illa benzetmek gerekirse, Türkiyedeki yol üzeri kır lokantalarına benzeyen bir mekana götürüyor. Türkiyeden de tanıdık bir Güney Afrika Şarap markasının bir şişesine, türkiye fiyatının dörtte birini veriyoruz ve yemek gelene kadar "türkiyede şarap fiyatları neden insafsızlık derecesinde pahalıdır?" konulu tartışmayı Ömer'in sıkılan bakışları arasında yapıyoruz.
Birazdan garson masaya bir adet leğen ve bir adet de maşrapa getiriyor, görüntü hiç iç açıcı değil ama Ömer uyarıyor "yemek elle yenecek, elleri yıkamanız lazım". Tamam diyoruz velakin o maşrapadan dökülen suyun herhangi bir eli mevcut halinden daha temiz duruma getireceğine inanmak çok güç.
Öncelikle masaya "ugali" adı verilen ve bütün doğu afrikada sabah akşam yenildiğini öğrendiğimiz bir şey geliyor. Bu "ugali" denilen şey bir tür mısır ile suyun karıştırılması ile yapılıyor. Sağ elinizle çiğ köfte büyüklüğünde bir parçayı topak yapıyorsunuz, sonra ağzınıza atıyorsunuz. Okuduğumuza göre normalde bir sos getirmeleri gerekiyormuş yanına ama sos falan görmedik. Şöyle diyeyim, ben hayatımda bu kadar nötr bir şey yemedim. Ne tatlı ne tuzlu, ne acı ne ekşi, neredeyse hiç bir tadı yok. Zaten Ömer de birazdan tavuk geleceğini ve bu ugali denilen şeyin tavuğun yanında yenilmesi gerektiğini söyledi. Ömer'in dediği gibi birazdan mangalda yapılmış bir bütün tavuk geldi. Eller yağ içerisinde tabi, bir yandan da yağlı ellerle kadeh tutup şarap içmeye çalışıyoruz.
Sırada kızarmış muz servisi var. Öncelikle şunu söyleyeyim, gündüz 13-14 tane muzu Manyara gölü yakınlarında bir pazardan yaklaşık 75 yeni kuruşa satın almıştık, ve hayatımızda yediğimiz en güzel muzdu, hem de hiç bir şüpheye yer vermeksizin. Dolayısıyla beklentimiz yüksek, heyhat, kızarmış muz, o canım muzu iyicene kurutmak içinmiş meğer, tatlı da bizi hayal kırıklığına uğratıyor.
Yemek yine maşrapa-leğen ikilisi ile bitiyor. Ömer sarhoş oluyor, karısının telefonlarını ısrarla açmıyor, bizim de ısrarlarımızla "local people"ın gittiği bar aramak için yola koyuluyoruz. Çabalarımızın sonuçsuz kalması bir yana, bir sonraki sabah Ömer'in somurtmasından anladığımız kadarıyla Ömer karısından fena halde papara yemiş.
Bu anlattığım ugali-tavuk-kızarmış muz üçlüsü Tanzanya'da gerçekten son derece yaygın bir akşam yemeği ritüeli. Biz sadece bir yerde yediğimiz için herhangi bir hükme varmak mümkün değil ama bu "ugali" denilen şeyin nötrlüğünü aklımızın bir köşesine yazıyoruz.