Babunlu Hikayeler (2)
Bloğu takip edenler hatırlayacak, Güney Afrikada, Ümit burnunda babunların saldırısına uğramış ve elimizdeki bisküvileri atarak tehlikeyi atlatmıştık. Bu olaydan sonra babunlara karşı olan ilgimiz neticesinde, babun nedir, ne yer ne içer, neden her yemek gördüğü yerde saldırır falan filan öğrendik, babun bilincimiz had safhaya ulaştı. Kim derdi ki, bu kadar bilince rağmen tekrar babunların hain saldırısına uğrayacağız.
Hikayemiz tanzanya'da geçiyor, 5 günlük safaride, aslandan file, hipopotamdan sırtlana her şeyi gördük, keyfimiz son derece yerinde safari turunun son günündeyiz. Mekan Ngorongoro krater denilen bir yer. Yaklaşık 19 km çapında, yüzbinlerce yıl önce düşen bir krater nedeniyle oluşmuş bir çanak burası. Açık bir arazi olduğu için vahşi hayvan görmek açısından da mekan ciddi fırsatlar sunuyor.
Sürekli milli parkların içerisinde olduğumuzdan ve sürekli etrafta vahşi hayvan tehlikesi bulunduğundan, öğlen yemekleri için şoförümüz Ömer bizi nispeten korunaklı yerlere götürüyor, sabahtan kaldığımız otele hazırlattığımız sandviç vb.'yi buralarda yiyoruz.
Son gün öğle yemeği için gittiğimiz yer en şahanesi oldu, çünkü etrafta bol miktarda zebra ve ne yazık ki yine bol miktarda babun var. 4X4'ümüzün durumunu da anlatmam gerekiyor burada, aletin üzeri açık ve tepesi bir brandayla örtülü, aşağıdaki fotoğraf benim kıt anlatım yeteneğimden daha açıklayıcı olur herhalde.
Neyse, biz zebralarla falan fotoğraf çektirdik, sandviçlerimizi de babunlardan saklaya saklaya yemeyi başardık. Bu arada Berna tuvalete gitti. Evlendiğimizde bir anlaşma yapmıştık, ben evi ve yemeklerimizi koruyacaktım, o ise geri kalan bütün işleri yapacaktı. "İşte vakit geldi" dedi Berna, "içeride bir sürü bisküvi var ve akşama kadar tek yemeğimiz o". Babunlar, ben, üstü açık arabamız baş başa kaldık. Kucağında çocuğunu taşıyan bir babun sinsi ve şüpheli halleriyle gözüme çarptı.
Birbirimizi tartmaya başladık, ben "hişt pişt" gibi kedi kaçırıcı seslerle rızkımızı savunmaya çalışırken, anne babun boşluğumu yakalamaya çalışıyor. İnanılmaz çevik bir hamleyle arabanın tavanına sıçradı, oradan içeri girdi. Kokudan anladı herhalde, biskivüler büyükçe bir mukavva kutunun içerisindeydi ve kutunun ağzı kapalıydı, ben çaresizce camlara vurup babunu korkutmaya çalışırken, ablanın umru değil, kutuyu açtı, biskivüleri aldı arabadan çıktı ve ağaca tırmandı.
Terbiyesizliği iyice eline alan babun abla, ağacın tepesinde gözümün içine baka baka bisküvileri jelatinlerinden çıkararak yemeye başladı. Bir kaç tane rencide edici küfür sallamama karşılık bana mısın demedi, bütün bisküvileri hapur hupur yedi.
İkinci defa babunlara ganimet kaptırdığıma mı, ailemizin rızkını koruyamadığıma mı yanayım bilemedim.
Summary only...